"Âdem" kelimesinin hangi dilden
geldiği ve hangi kökten türemiş olduğu konusu müslüman dilciler arasında
tartışmalıdır. Arap dilcilerinin çoğu, bu kelimenin Arapça asıllı olduğunu,
"esmerlik" ve "ülfet" anlamına gelen "üdme" veya "tip, örnek" anlamına gelen
"edeme" kökünden türediğini savunurlar. Başka bir görüşe göre, "bir şeyin dış
yüzü" anlamına gelen "edîme" kelimesinden türetilmiştir. Âdem kelimesinin
Arapça'ya Süryânîce veya Ârâmîce'den geçtiğini savunanlar da olmuştur.
İlk insan ve ilk peygamber Hz.
Âdem'e İslâmî kaynaklarda insanlığın atası olması sebebiyle "Ebü'l-Beşer",
Kur'an'da Allah'ın seçkin kulları arasında sayılmış olduğundan[1]
"safiyyullah" ünvanlarıyla da anılmaktadır. Âdem kelimesi, Kur'an-ı Kerim'de 25
yerde geçmektedir.[2]
İlk insan, ilk peygamber, insanlığın babası. Allah'u
Teâlâ Hz. Âdem'i topraktan (turâbtan) yarattı.[3]
Yüce Allah yeryüzünde bir halife yaratacağını meleklerine bildirdiği zaman;
ilim, irade ve kudret sıfatlarıyla donatacağı bu varlığın yeryüzüne uyum
sağlaması için maddesinin de yeryüzü elementlerinden olmasını
dilemiştir:
"Sizi (aslınız Âdem'i) topraktan yaratmış olması onun
ayetlerindendir. Sonra siz (her tarafa) yayılır bir beşer
oldunuz." (er-Rum, 30/20)[4]
İlk insan ve ilk peygambere ait
isimdir. Allahû Teâla (cc)'nın kendisine indirdiği on suhüfla, ilk şer'î devleti
kurmuştur. Kur'ân-ı Kerim'de: "Ey insanlar biz sizi bir erkekle, bir dişiden
yarattık." (Hucurat: 4913)[5]
buyurmaktadır. Bu âyet-i kerimedeki erkekten murad Hz. Âdem'dir.[6]
Aynca "İnsanlar tek bir ümmet idi" (Bakara: 2/213) âyeti kerimesiyle ilk
devletin İslâm devleti olduğu beyan edilmiştir.[7] Zira
ümmet, bir imama bağlanan toplumu ifade eden eli'timam (uymak) kökünden gelir.
Hz. Âdem (as) ve çocuklarının ilk ümmeti teşkil ettikleri sabittir.
Âdem kelimesi Arapça değildir.
Ademeh kökünden geldiğini kabul edenler, derinin iç yüzü mânâsına geldiğini
söylemişlerdir. "Âdem" kelimesinin edim'den geldiğini esas alan lûgat âlimleri,
rengi sebebiyle bu şekilde isimlendirildiği kanaatindedirler.[8] Edim
Türkçe'de "Sahtiyan" karşılığıdır, bu da boyanmış deri mânâsına gelir. Âdem'in
bu ismi almasının sebebi, deriye benzeyen topraktan yaratıldığı içindir.
Âdemoğlunun renklerinin muhtelif olması konusunda Resûl-i Ekrem (sav)'in izahı
şöyledir:
"Allahû Teâla
(cc) Âdem'i yeryüzünün her tarafından aldığı bir tutam topraktan yaratmıştır. Bu
sebeple alınan o toprak ölçüsünde, bir kısmı beyaz, bir kısmı siyah, bir kısmı
kırmızı, bir kısmı sarı, bir kısmı da bunlar arasındaki renklerdedir. Bir kısmı
yumuşak, bir kısmı kötü, bir kısmı temiz ve hoş olarak dünyaya gelmiştir."[9]
[1] Âl-i İmran: 3/33.
[2] Ahmet Kalkan, Kur’an-ı Kerim Kavram
Tefsiri.
[3] Hûd, 11/61; Tâha, 20/55; Nuh, 71/18.
[4] Muhittin Bağçeci, Şamil İslam Ansiklopedisi:
35.
[5] HBÇ Meâli, İst., 1959, c. II, sh. 949.
[6] İmam Kurtubi, el-Camiü li Ahkâmul Kur'an, Kahire, 1967,
c. XVI, sh. 340, Hz. Âdem ile ilgili âyetler: Bakara Sûresi: 31, 33, 34, 35, 37;
Âl-i İmran Sûresi: 33, 59; Maide Sûresi: 27; Âraf Sûresi: 11, 12, 19, 26, 27,
31, 35, 172; İsra Sûresi: 61; Secde Sûresi: 26, 33; Rahman Sûresi:
14.
[7] HBÇ Meâli, c. I, sh. 57.
[8] Mehmed Vehbi Efendi, Hülasatü'l Beyan fi Tefsiri'l
Kur'ân, İst.1966, c. I, sh. 364.
[9] İmam Burhanüddin ez-Zernuci, Ta'limü'I Mütealim, İst.
1980, sh. 2; ayrıca Hicret Gazetesi 22 Ekim 1979, Sayı 6, sh. 9.
Yusuf Kerimoğlu, Kelimeler Kavramlar, İnkılap Yayınları:
32.
0 yorum:
Yorum Gönder