Cenâb-ı Allah, Hz. Adem'i
yaratırken, maddesi olan çamuru, çeşitli mertebelerde değişikliğe uğratarak,
canın verilmesi ve ruhun nefhedilmesine müsait bir hale getirdi. Nihayet şekil
ve sûretinin tesviyesini/düzenlemesini tamamlayınca ona can vermiş ve ruhundan
üflemiştir.
"Rabbin o zaman meleklere
demişti ki: 'Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. Artık onu düzenleyerek
(hilkatini) tamamlayıp ona da rûhumdan üfürdüğüm zaman kendisi için derhal
(bana) secdeye kapanın.' Bunun üzerine İblis'ten başka bütün melekler
secde
etmişlerdi. O (İblis) büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu. Allah: 'Ey
İblis, iki elimle (bizzat kudretimle) yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan
nedir? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yücelerden mi oldun?' buyurdu. İblis dedi:
'Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın." (Sâd:
38/71-76)[1]
Cenab-ı Allah, böylece Hz. Adem'i
en mükemmel bir şekilde yarattı. Boyunun uzunluğunun altmış "zirâ" olduğu bazı
kaynaklarda kaydedilir.[2]
Yaratılışı tamamlandıktan sonra Allah ona, haydi şu meleklere git, selâm ver ve
onların selâmını nasıl karşıladıklarını dinle! Çünkü bu, hem senin,
hem de zürriyetinin selâmlaşma örneğidir, buyurdu. Bunun üzerine Hz.
Adem meleklere: "Es-selâmü aleyküm" dedi. Onlar da "Es-selâmü aleyke ve
rahmetullah" diye karşılık verdiler. Adem, insanların büyük atası olduğu için,
Cennete giren her kişi, Âdem'in bu güzel sûretinde girecektir. Hz. Âdem'in
torunları, onun güzelliğinden birer parçasını kaybetmeye devam etti. Nihayet bu
eksiliş şimdi (Peygamberimiz zamanında) sona erdi.[3]
Kur'an-ı Kerim'de Hz. Âdem'le
ilgili ayetlerde üç nokta dikkatimizi çekmektedir. Öncelikle Adem'in, önemsiz
bir madde olan topraktan başlamak üzere bedenî ve ruhî yönleriyle tam ve kâmil
bir insan haline gelinceye kadar geçirdiği safhalardan söz edilir ve bu suretle
Allah'ın kudretinin üstünlüğü vurgulanmış olur. İkinci olarak Adem'in varlık
türleri arasındaki mevkiinin yüksekliğine işaret edilir. Bu ayetlerde hem
Adem'in hem de onun soyunun yeryüzünün halifeleri olduğu, Allah'ın kendilerine
verdiği aklî, zihnî, ahlâkî meziyetlerden, dolayısıyla Allah'a ibadet
hükümlerinin yerine getirilmesini sağlayan, ayrıca diğer birçok varlık türlerini
kendi hizmetinde kullanabilen varlık olduğuna dikkat çekilir. Çeşitli ayetlerde
Allah'ın emri uyarınca meleklerin Adem'e secde ettikleri bildirilmektedir.
Buna göre Allah, Adem'i
meleklerden daha üstün ve onların saygısına lâyık bir mertebede yaratmıştır. Bu
meziyet yalnız Adem'e ait olmayıp aynı zamanda bütün insanlığa şâmil bir
şereftir. Kur'an'da başka vesilelerle de insanoğlunun bu meziyetine işaret
edilmiştir.[4]
Kur'an-ı Kerim'in Âdem'le ilgili
olarak ele aldığı üçüncü konu onun peygamberliğidir. Hz. Adem'in nebî veya rasül
olduğunu açık ve kesin olarak ifade eden âyet yoksa da yine Kur'an'ın
açıkladığına göre, Âdem Rabbi'nden vahiy (kelimât) almıştır.[5]
Allah ona hitap etmiş, yükümlülük ve sorumluluğunu bildirmiştir.[6]
Başka bir ayette de Allah'ın Nuh, İbrahim hânedanı ve İmran'ın ehli ile birlikte
Adem'i de âlemlere üstün kıldığı belirtilmekte,[7]
böylece dolaylı olarak onun peygamber olduğuna işaret edilmektedir.[8]
[1] Ayrıca bk. el-A'râf, 7/12; el-Hicr, 15/29; es-Secde,
32/8-9.
[2] Kurtubî, Tefsir, XX, 45.
[3] Buhâri, Halk-ı Âdem: 2 (IV/102); Tecrîd-i Sarih Terc.
IX/76, hadis no: 1367. Muhittin Bağçeci, Şamil İslam Ansiklopedisi:
36.
[4] bkz. İsrâ: 17/70; Tîn: 95/4.
[5] Bakara: 2/37.
[6] Bakara: 2/33, 35; A'râf: 7/19; Tâhâ:
20/117.
[7] Âl-i İmran: 3/33.
[8] Ahmet Kalkan, Kur’an-ı Kerim Kavram
Tefsiri.
0 yorum:
Yorum Gönder