Âlim ve velîlerden. İsmi, Câfer bin Abdürrahîm el-Mehâî el-Kilâî, künyesi Ebû
Abdullah'tır. Yemen'de Cünd şehri yakınlarında bir köyde doğdu. 1067 (H.460)
senesi Cünd şehrinde vefât etti.
Câfer el-Kilâî, âlim bir zât olarak yetişti. Fıkıh ilminde üstün bir dereceye yükseldi. Âlim olduğu kadar âbid, çok ibâdet eden ve zâhid,
dünyâya gönül bağlamayan bir zât idi. Salâhı, iyi hâlleri ve verâsı, haram ve şüphelilerden kaçması ile meşhurdur. Bir çok kimse yanında yetişip âlim oldu. Ebû İshak Sarzefî bunlardan biri olup, ferâiz (İslâm mîras hukûku) ilmine dâir olan Kâfî kitabının yazarıdır.
Câfer el-Kilâî, Cünd şehri yakınlarında bir köyde ikâmet ederdi. Bâzı kerâmetleri görüldü. Âlimleri seven ve iyi bir kişi olan Cünd vâlisi bir gün Câfer Kilâî'ye haber gönderip insanlara ilim ve irfânıyla, fetvâlarıyla yol göstermesini ricâ etti. Câfer Kilâî bunun üzerine vâliye bâzı şartlar ileri sürdü. Kendisine hâkimlik teklif etmemesini ve evine dâvet etmemesini bildirdi. Vâli bunları kabûl edince Câfer Kilâî Cünd'e gelip yerleşti ve insanlara ilim öğretmeye başladı.
Bir zaman sonra Süleyhî adında biri şehre vâli tâyin edildi. Süleyhî şehre gelince burada en büyük âlimin kim olduğunu sordu. Ona; "Burada en büyük âlim Ebû Abdullah Câfer'dir." dediler ve herkesin ona mürâcaat ettiğini bildirdiler. Vâli, Câfer Kilâî'yi çağırtıp; "Bu şehrin kâdısı, hâkimi sen olacaksın." dedi. Ebû Abdullah Câfer; "Ben bu vazîfeye lâyık değilim ve o vazîfe de bana uygun bir iş değildir." diyerek kabûl etmedi. Teklifini kabûl etmemesi, vâli Süleyhî'yi kızdırdı. Ebû Abdullah Câfer de oradan ayrılıp köyünün yolunu tuttu. Çok geçmeden Süleyhî, Ebû Abdullah Câfer'in nereye gittiğini öğrenip adamlarıyla peşine düştü. Yolda yetişip ona hücum ettiler, kılıçlarıyla vurdular. Allahü teâlânın hikmeti kılıçları kesmedi. Lâkin onlar bunun farkına varmadılar. Ebû Abdullah Câfer bu darbelerden bayıldı. Süleyhî ve adamları öldü zannedip geri döndüler. Oradan geçmekte olan birisi Ebû Abdullah Câfer hazretlerini tanıyıp köyüne götürdü. Başına gelenden sordular. O da başından geçenleri anlattı ve; "O sırada Yâsîn-i şerîf sûresini okuyordum. Vurdukları kılıçlar hiç bir yerimi kesmedi." buyurdu. Daha sonra durumunu Süleyhî'ye haber verdiler. Süleyhî yaptıklarından pişman olup af diledi ve Ebû Abdullah Câfer hazretlerine hürmet etmeye başladı.
Ebû Abdullah Kilâî'nin; El-Câmî ve Et-Takrîb adlı eserleri vardır.
1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.3, s.140
2) Tabakât-ül-Havâs; s.46
3) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.380
Câfer el-Kilâî, âlim bir zât olarak yetişti. Fıkıh ilminde üstün bir dereceye yükseldi. Âlim olduğu kadar âbid, çok ibâdet eden ve zâhid,
dünyâya gönül bağlamayan bir zât idi. Salâhı, iyi hâlleri ve verâsı, haram ve şüphelilerden kaçması ile meşhurdur. Bir çok kimse yanında yetişip âlim oldu. Ebû İshak Sarzefî bunlardan biri olup, ferâiz (İslâm mîras hukûku) ilmine dâir olan Kâfî kitabının yazarıdır.
Câfer el-Kilâî, Cünd şehri yakınlarında bir köyde ikâmet ederdi. Bâzı kerâmetleri görüldü. Âlimleri seven ve iyi bir kişi olan Cünd vâlisi bir gün Câfer Kilâî'ye haber gönderip insanlara ilim ve irfânıyla, fetvâlarıyla yol göstermesini ricâ etti. Câfer Kilâî bunun üzerine vâliye bâzı şartlar ileri sürdü. Kendisine hâkimlik teklif etmemesini ve evine dâvet etmemesini bildirdi. Vâli bunları kabûl edince Câfer Kilâî Cünd'e gelip yerleşti ve insanlara ilim öğretmeye başladı.
Bir zaman sonra Süleyhî adında biri şehre vâli tâyin edildi. Süleyhî şehre gelince burada en büyük âlimin kim olduğunu sordu. Ona; "Burada en büyük âlim Ebû Abdullah Câfer'dir." dediler ve herkesin ona mürâcaat ettiğini bildirdiler. Vâli, Câfer Kilâî'yi çağırtıp; "Bu şehrin kâdısı, hâkimi sen olacaksın." dedi. Ebû Abdullah Câfer; "Ben bu vazîfeye lâyık değilim ve o vazîfe de bana uygun bir iş değildir." diyerek kabûl etmedi. Teklifini kabûl etmemesi, vâli Süleyhî'yi kızdırdı. Ebû Abdullah Câfer de oradan ayrılıp köyünün yolunu tuttu. Çok geçmeden Süleyhî, Ebû Abdullah Câfer'in nereye gittiğini öğrenip adamlarıyla peşine düştü. Yolda yetişip ona hücum ettiler, kılıçlarıyla vurdular. Allahü teâlânın hikmeti kılıçları kesmedi. Lâkin onlar bunun farkına varmadılar. Ebû Abdullah Câfer bu darbelerden bayıldı. Süleyhî ve adamları öldü zannedip geri döndüler. Oradan geçmekte olan birisi Ebû Abdullah Câfer hazretlerini tanıyıp köyüne götürdü. Başına gelenden sordular. O da başından geçenleri anlattı ve; "O sırada Yâsîn-i şerîf sûresini okuyordum. Vurdukları kılıçlar hiç bir yerimi kesmedi." buyurdu. Daha sonra durumunu Süleyhî'ye haber verdiler. Süleyhî yaptıklarından pişman olup af diledi ve Ebû Abdullah Câfer hazretlerine hürmet etmeye başladı.
Ebû Abdullah Kilâî'nin; El-Câmî ve Et-Takrîb adlı eserleri vardır.
1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.3, s.140
2) Tabakât-ül-Havâs; s.46
3) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.380
0 yorum:
Yorum Gönder